Yaz mevsiminin en sıcak ayı Ağustos’un ilk günü dünyaya geldiğimden herhalde “Sıcacık” biriyim.
Sene 1969 Bursa’da Çekirge SSK’ da başlayan hayata merhaba deyişim Emirsultan ve Yeşil semtlerinde devam etti.
Emirsultan camiisi de kovalambaç, Emirsultan Mezarlığı’nda saklambaç oynardık.
Çocukluk işte, yaramaz değildim ama mahallede kimseye rahat vermezdim. Kapıları ve kapı önündeki terlikleri çalmada üstüme yoktu…
Dedemin at arabası vardı o zaman,motorlu taşıt çok hatta hiç yok gibi.
En büyük zevkim dedemin at arabasının arkasına binip Bursa turu atmaktı. Çocukluğumla ile ilgi anneannem ve babaannemin kavgalarını hiç unutmam. İkiside aynı sokakta otururdu ve ben hangisinde kalırsam diğeri sürekli beni çağırırdı. Yani beni paylaşamaz kavga ederlerdi 🙂 .
Derken İlkokul başladı. Hayatımın ilk aşkını ve hayal kırıklığını orda yaşadım. Herkesin bir ikokul öğretmeni varken benim iki tane oldu.
İlk öğretmenim Güner hocam bizi bıraktı ve onun yerine Uğur öğretmen geldi. Onu hiç sevemedim, sevmek istemedim yani…
Ortaokul ve Liseyi Kız Meslek Lisesi’nde ” Çocuk Gelişimi ve Eğitimi” okuyarak geçirdim. Bu yıllar çok zor geçti. Rüya gibi geçen çocukluk yıllarının ardında, kabus gibi ailevi sorunların bol olduğu ergenlik geldi.
Öyle böyle bitti geçti o yıllar. Derin yaralar açtı mı? ” açtı galiba” !..
Neyse ilk işim Bursa Adliyesi’nin tam arkasında bulunan “Yumurcak Anaokulu” nda anaokulu öğretmenliği oldu. 3-5 yaş öğrenci grubuydu benim sınıfım.
İçimdeki çocuk ruhu ve bu iş aslında çok yakışmıştı birbirine. Ama aldığım ücretin azlığı beni çok kızdırdı.
Anaokulu sahipleri bunu hala yapıyorlar öğrencilerden dünyanın parasını alıp, öğretmenlere bir çocuğun parasını bile vermeyi çok görüyorlar. Her şerde bir hayır varmış iyi oldu.
Bende gazeteci oldum… 🙂 Ama hala 1986 senesindeki öğrencilerimi görüyorum ve bana hala ” Özlem öğretmenim”” diye hitap ediyorlar.
Dedim ya Bursa Hakimiyet ve Hürriyet gazetelerinde muhabirliğe başladım.
Politika.,sendika,hastahane,hatta magazin muhabirliği yaptım .
Gazetecilik,muhabirlik beni sevdi bende onu. Çok güzel dostluklar edindim o dönemde, çok büyük tecrübelerde cabası.. Fakat 1992’ye kadar sürdü aşkımız…
Evlendim ve bu evlilikten porselen bebek gibi bir kız çocuğu dünyaya getirdim. Kızımın adı “Simge” . O benim “Hayat Şekerim”…
Eş ve anne olduktan sonra iş hayatıma Osmangazi Belediyesinde memur olarak devam ettim.
Neyse şimdi de bu siteyle karşınızdayım işte…
Adım gibi “Özlem”lerim ve “Özlenen”lerimle.
Yazmaya başladım. Yıllar sonra yazmaya başlamak çok heyecan verici… Benim buna hiç ama hiç niyetim yoktu.
Can dostum Vicdan sana teşekkür ederim hemde sonsuz. Yazıya döktüğüm tüm duyguları, yaşamama sebep olup ilham verenlere de sonsuz teşekkür.
İşte ben, dedim ya herkes gibi biriyim işte…
Tek fark yaşamayı herşeye rağmen çok sevdim… 🙂
Özlem ÜNEY
kısacık da olsa hayatınızdan küçük parçaların bir araya gelerek insanı nasılda taaa alıp götürüyor küçüklük yıllarına sizi tanımak adına okuduğum yazınızı zevk ile okudum diyebilirim…
Çok teşekkür ederim. Ben de güzel yorumunuzu okurken büyük zevk duydum… Umarım diğer yazıları okurken de aynı keyfi yaşarsınız 🙂
öok beğendm blogunuzu
Teşekkür ederi. Çok mutlu oldum bende :))
Merhaba Özlem Hanım Şiir ve Yazılarınız İle Bugün Tanıştım..
Hepsi Bir birinden Güzel ve Anlamlı.. Başarılarınızın Devamını Diliyorum… Hayat Denen Bu Zorlu Yolda Yürüdüğünüz Yollar Hep AYDINLIK olsun İnşallah….
Teşşekkür ederim Hakan bey hepimizin yolu aydınlık olur umarım .
Sitenizin siyah fon üzerinde olması hiç iyi değil. Bir webmaster olarak söylüyorum bunu. Derhal değiştirin.
Derhal değiştirmeyi bende istiyorum. Fakat malesef bu konuda yeterli bir donanıma sahip değilim sanırım, beceremiyorum. Tema değişimiyle belki bunu sağlayabilirim elimden geleni yapacağım emin olabilirsiniz. Teşekkürler uyarınız için. Biraz sert bir uyarıydı ama dürüst ve net oluşu hoşuma gitii 🙂
cok guzel yazılar insan kendisini buluyor sanki
Teşekkür ederim İbrahim : ))